13 Ekim 2010 Çarşamba

HÜKMETMEK ÜZERİNE-2

HÜKMETMEK ÜZERİNE-2

Yine okuyanlar bilirler ki:
Bundan bir süre önce, “Kur’an Din Devletine Onay Vermez” başlıklı bir makale kaleme alarak, fazla da detaya girmeden işin temel noktaları itibariyle aynı başlıkta geçen belirlemeyi özellikle Kuran’sal, dinsel ve tarihsel açılardan kanıtlayıcı açıklamaları ortaya koymuştuk.
Devamı günlerin birisinde, okuyucularımızdan biri bu yazımıza dair aşağıdaki soruyu sordu. Biz de devamındaki cevabımızı verdik kendisine. Aynı soru ve cevabının devamı bölümlerini sizlerle paylaşarak takdirlerinize sunuyoruz bu kez de…
Soru: “Sevgili Mehmet Duran Bey!
Biliyorsunuz, Maide Süresi 44. ayette meal olarak; “Allah’ın hükmü ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridirler!” buyurulmaktadır. Bu durumu, “Kuran Din Devletine Onay Vermez” adlı yazınızın hangi alanında değerlendirmek gerekir? Bunu açıklarsanız sevinirim!
Teşekkür ediyorum… Selamlar…”
Evet, Cevaplarımıza kaldığımız yerden ve  2. maddemiz ile devam ediyoruz:
Cevap/2- Aynı cümleden olarak önemle belirtmek isterim ki, “hükmetmek” kavramının, halkın yönetimi anlamındaki egemenlik erkinin kullanımıyla olan ilgisi, devletlerin kendi milletlerini yönetirken, onun değerlerini (ki din içindedir) dahi özenle itibara alması gerekliliği bakımından olsa gerektir. Sorduğunuz sorudaki ilişkiyi ben, bu son cümlem ve anlata geldiğim kadarıyla sınırlı görüyorum!
Dolayısıyla, soru yöneltilirken, soru ve beklenilen cevaba yüklenilen anlam gayet dar ve yetersizdir. Nitekim, yukarı 1. maddedeki açıklamalarımız da nazara alınırsa eğer, bildiğiniz gibi “hüküm, hükmetmek” kavramının devleti yönetmek, daha doğrusu devletin yürütme erkini kullanmak, hatta emretmek anlamandan hem daha farklı, hem daha kapsamlı ve güçlü, başkaca anlamları ile uygulama alanlarının mevcudiyeti açıktır.!
Örneğin: Yargısal hüküm, olgusal hüküm, yasa/ kader (hesap ve ölçülülük) ve benzeri daha nice anlamlar… Kaldı ki, halka dirlik (devlet) sağlama organizasyonunun anlamı, hükmetme yönündeki anlamıyla, yani yürütme erki ile sınırlı olmayıp, yasama ve yargı gibi başkaca erkleri de içinde barındırdığı açıktır. Bu durum bile, bahse konu ayet üzerinde yapılan anlam daralmasını hem göstermekte, hem de bu daraltmanın mahsurlarını ortaya koymaktadır!
Sonuç Olarak:
- ”Hükmetmek” kavramını halkın, daha doğrusu  milletin egemenliği demek olan siyasal iktidar kavramına indirgeyip daraltmak işin icabına uygun ve doğru olmasa gerektir.
- Aynı şekilde “Allah'ın hükmü”  kavramını dahi izah ettiğim üzere dar anlamamalıyız!
Doğrusu böyle yapmanın mahsurları ile vebali oldukça ağır olsa gerektir. Bunların takdiri ise elbet sizlerindir!
Cevap/3- Durum bu olunca, Maide Suresi 44. ayeti böylesine dar anlamak büyük bir yanlış olsa gerektir. Ve büyük bir yanlışa, dinin siyasal ikballer ve vs. çıkarlar adına kullanılmasına çanak tutmak olsa gerektir. İnsanlarımızın, bizzat Kuran-i bir kavram olan “Allah ile aldatmak” olgusunun pençesine bırakmak anlamana gelse gerektir. Fitne ve fesada yol açsa gerektir. Özgürlük ortamının bozulması konusuna da çanaklık etse gerektir.
Kaldı ki, Kuran’ın toplumlardan beklemekte olduğu özgürlük ortamı, inanmamayı  ve günah işleyebilmeyi de sağlamalıdır. Bu ise dünyasal sınav ortamının gereğidir.
Cevap/4- Nitekim Küfür kelimesinin gerçek anlamının, gerçeklerin örtülmesi olduğu nazara alınırsa, hüküm” ve “hükmetmek” kavramlarının sair anlamlarının üzeri örtülerek, gerçeklerin görülmesinin özellikle kasıt içerir biçimde engellenmesi, böylece de bu kavramın sırf, halka ait olan siyasal egemenlik kavramı ile eşitlenip bu derece daraltılmasının konum ve anlamı çok tartışmalı, çok nazik bir hal alır.
Hatta bu durum, bırakın devletsel açıyı, dinsel açıdan dahi çok oldukça ağır sorunlara gebe gibidir. Küfre girme anlamındaki gebelik yani…!
Daha açık söylemek gerekirse:
Sözü edilen bu anlam daraltması gerçeklerin tam olarak görülmesini engeller. Hatta gerçeklerin çarpıtılmasına olanak sağlar. Bu durumda, bu engelleme küfür anlamına gelebilir. Çünkü böylece devletlerin dinleri kendi çıkarlarına kullanma kapısı da aralanmış olur. Yukarı 3. maddede andığımız mahsurlar tamamen gün yüzüne çıkar. Günümüz Türkiye’sinde de görüldüğü gibi!
Öyleyse, “Allah’ın hükmüyle hükmetmek” demek, aynı zamanda bilimsel bilgiyle de hükmetmek demek anlamında olacaktır! Dolayısıyla Maide Suresi, 44. Ayeti de, “Kuran Din Devletine Onay Vermez” başlık ve içerikteki yazımızın bir kanıtı olarak görmek, sanırım daha doğru olacaktır!
Saygı, sevgi ve muhabbetle… Ve Allah'a emanet kalın efendim...
                                                                        Av. Mehmet DURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder