15 Ekim 2010 Cuma

MUCİT PROFESÖR

MUCİT PROFESÖR

Dünkü gazetelere, önde gelen mucit hocalarımızdan birisi(!), AKP Milletvekillerinden, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, Prof. Dr. Sayın Burhan KUZU’dan sadır olan bir kısım yeni buluşlar yansıdı. Buluş’un Vatan Gazetesine yansıması aynen aşağıdaki gibidir:

“AKP'li Kuzu'dan sürpriz 'laiklik' çıkışı!


Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Türkiye ’nin değişen topluma ayak uydurabilmek için laiklik ilkesini yeniden yorumlamak zorunda olduğunu söyledi. Böylece süregelen laiklik tartışmasına Kuzu da katılmış oldu.
Reuters’a özel bir röportaj veren Kuzu, “Biz laiklik ilkelerine saygılıyız ancak bu ilkelerin yeniden yorumlanması gerektiğini düşünüyoruz ” dedi. Kuzu, “Örneğin başörtüsü meselesi laiklikle değil bireysel özgürlüklerle ilgilidir ” diyerek Türkiye’nin yeni anayasasının demokratik değerlere ve birey haklarına odaklanması gerektiğinin altını çizdi.
Röportajda mensubu olduğu Ak Parti ’nin yeni anayasa konusundaki görüşlerine paralel açıklamalar yapan Kuzu, “Haziran ayında yapılacak genel seçimlerden sonra kamuoyuna sunulacak yeni anayasa taslağı üzerinde bir uzlaşmayla oluşması gerektiğini” söyledi.
Kuzu, “Ak Parti 2002 yılından bu yana iktidardadır ve o günden bu yana hükümetin halkın yaşam biçimine müdahale ettiği hiçbir vaka yaşanmamıştır” dedi.”

Sayın Kuzu, elbet haklıdırlar(!)
Öyle ya; ülkemizde bu “lâiklik” meselesine mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Çözüm ise elbet kavramın içeriğinde anlaşmak biçiminde olacaktır.
Ne var ki bence bu anlaşma, kavganın çıkarcı ve art niyetli taraflarınca başarılabilecek bir şey değildir. Demem o ki; öncelikle ülkenin, vatan sevdasından başka çıkar gütmeyen  vatansever evlatları yağa kalkmalı bu hususta. Onlarla birlikte de halk… Millet… Ve bu aşamada hem “çıkarcı lâikçi dinciler”, hem de “çıkarcı şirkçi dinciler” artık sadede gelmelidirler.
-Sadede gelmelidirler çünkü; ülkenin kan kaybına tahammülü kalmamıştır artık!
-Sadede gelmelidirler çünkü; türban, her cenahça siyasal istismar konusu, bazılarınca da amaç değil, hedefe (din devletine) giden yolun bir aracı, bunun sembolü olarak kullanıldıkça,  bu kan kaybı devam edecektir. !
-Sadede gelmelidirler;  çünkü “lâiklik” millete devlet etme biçimi olduğu halde, bunu yaşam tarzıdır diye dayatan “çıkarcı lâikçi dinciler” mevcut boyutuyla var oldukça sorun çözülmeyecektir.
-Sadede gelinmelidir çünkü; “çıkarcı şirkçi dincilerin” gerek dinimize, gerekse devletimize olan bu mevcut tarzdaki saldırıları sürdükçe başımız dertten kurtulmayacaktır!
-Sadede gelmelidirler; çünkü kadın kıyafeti aslında siyasetin ve erkeklerin konusu değil, tamamen kadınların konusudur! Kaldı ki kadınlarımız iffetlerini korumak konusunda erkeklerimizden çok daha hassastırlar!

Zannımca demek istediklerimiz anlaşılmış, maksat hasıl olmuş olmalıdır. Ne var ki aşağıya, eleştiriye aldığım bu habere gelen bir yorumu eklemek arzu ediyorum:

Zamanında “laiklik ilkesini” yazan(lar), yorumlayan(lar), halk (tarafından) kabul görmesini (ve) benimsemesini sağlayanlar, halkın içinde yaşamlarını sürdüren, (onların arasında) korumasız dolaşan (yanına koruma almayan), en önemlisi (de) her gün kan dökülen güzelim ülkemizin toprak(lar)ını pazarlamayan (kişilerdi)...! LAİKLİK ilkesi, (işte bu kişilerce) yorumlanmıştır.
(Bu ilke) Her önüne gelenin yorumlamasına bırakılmayacak kadar (önemlidir ve) açıktır (bu konu!).
Sayın Kuzu esas amacını açıklasa, millete yalan söylemeden daha iyi olur!”

Ben ise bu maksat açıklamayı her cenahtan beklemekteyim.
Saygılarımla efendim!
                                                   Av. Mehmet DURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder